- Eski Mısır Felsefesi, dinsel bir nitelik taşır. Baş
tanrıları Güneş tanrısı Ra, Toprak tanrısı Keb/Kem, Gök tanrısı Nut. Evreni bu
tanrılar üçlüsü yönetir.
- Her köyün ayrı tanrısı vardır.
- Yönetim merkezinin tanrısı, bütün tanrılardan üstüdür.
- Yönetim merkezi değiştikçe üst tanrı da değişir.
- Mısır tanrıları önceleri işaretler, bitkiler, hayvanlar
ile betimlenirken sonraları insan biçimli oldular.
- Adı en çok geçen tanrılardan bazıları şunlardır:
(Mısır’a gidildiğinde karşılaşılan pek çok şekil için
yardımcı olması dileği ile)
* Öğle Güneşi, Tanrı Ra ( Re de denir ), aynı
zamanda Mısır’ın ilk kralıdır, Atum adıyla dünyanın yaratıcısıdır, insan
biçiminde betimlenir. Firavun, Ra’nın oğludur.
* Güneş Tanrısı Heliopolis, obelisk ile;
* Ölülerin, mezarların koruyucu Tanrısı Anubis,
siyah çakal yada çakal başı ile;
* Tek Tanrı Aton, güneş diski ile;
* Karanlığın, kötülüğün, zulmün, terör ve korkunun Tanrısı Set,
eşek başı ile;
* Bereket ve Besi Tanrısı Hapi, Nil’i temsil eder,
kadın memeleri olan bir erkek figürü ile;
* Bilgelik ve bellek Tanrısı, bilimin koruyucusu Tot
aynı zamanda Ra’nın vekili, balıkçıl kafası ile;
- Gökyüzü Tanrıçası Nut, inek
veya kadın biçiminde betimlenirdi.
- Çöllerde yaşadığı farzedilen ölümsüzlük sembolü anka
kuşu da kutsal sayılırdı.
- Serapis, MS 300’de Mısır ve Yunan halkını
birleştirmek için oluşturulmuş Mısır-Yunan tektanrısı. Bu tanrı,
Osiris-Zeus-Apis birleşimi olarak düşünülmüş ve toplumda geniş kabul görmüştü.
392 yılında Teodosius bu tapıma son vermişti.
- Tanrıların babası, Yeni İmparatorluk döneminde devletin
resmi Tanrısı Amon, koç biçiminde betimlenirdi. Amon kültünün merkezi
Karnak’ta yapılan Hopet Tapınağı Amon için yapılmıştı. Bu tapınak antik
çağın en büyük tapınağıdır.
Karnak’taki Hopet
Tapınağı’nda bir dizi Amon heykeli
|
Amon, firavunu koruması altına almış. |
- Güzellik ve Zevk Tanrıçası Altın Hathor, kadın
figürü ile betimlenirdi. Hathor rahibeleri kral cenazesinde zilleri olan,
sistra denen çalgıyı çalarlardı.
- Ölüler aleminin, ölümsüzlüğün Tanrısı Osiris,
Tanrıça İsis’in eşi ve kardeşidir. Mumyalanmış insan biçiminde
betimlenir. Osiris tipi sakal denen boru gibi sakalı vardır. Kolları göğüste
çapraz şekildedir, elinde sembolleri olan kamçı ve asa bulunur. Yeşillikleri ve
bereketi de simgeler. Ayrıca, saflık, iyilik, güzellik ve bereketin
tanrısıdır.
Sakalı ve elindeki
simgeleriyle Osiris
|
- Ölümsüzlük, doğurganlık ve bereket Tanrıçası İsis’in
sihirli becerilere sahip olduğu düşünülürdü.
- Doğan Güneş Tanrısı, Mısır’ın koruyucu tanrısı, Osiris
ile İsis’in oğlları Horus, doğan yada doğan başı ile ve lotus üzerinde
oturan çocuk olarak betimlenir. Horus’un koruyucu kutsal gözü insanları,
evleri, eşyaları, ölüleri kötülüklerden korur. Mısır’ın koruyucu tanrısıdır.
Firavun, yaşarken Horus’tur, öldüğünde Osiris olur ve Ra ile birleşir.
![]() |
Horus’un koruyucu
gözü
|
- Koruyucu bir ruh olduğuna inanırlar ve bunu Ka
diye adlandırırlar.
![]() |
Fotoğraf Ancient
Egyptian ABC, Farida II’den alınmıştır.
|
- Bütün hayatın ve bütün nimetlerin güneş enerjisinden
doğduğuna inanırlardı.
- İnsan aklının dünyayı yönettiğine ve hayatın önemli
unsurlarını yaratan bir kudret olduğunu düşünürlerdi.
- Gök kültü ile toprak kültünün uyum içinde olduğu tek
yerin Eski Mısır olduğu öne sürülüyor. Gök kültü ile güneşe tapınırken,
ekonomisinin merkezi Nil idi. Mısır’ın eski adı Kem’dir ve kara toprağın ülkesi
anlamına gelir.
- Temel simgeleri yoldu. Eski Mısırlının yaşamı bir ölüm
yolculuğudur. İnsan ruhunun ölümsüzlüğünü ilk ortaya atanlar Mısırlılar.
Ölülere yazı ve mektup yazmak adetti. "Ölüleri anmak , onları yeniden yaşatmak
demektir."
- Güneşin doğduğu tarafa kenti ve yaşam tapınaklarını,
güneşin battığı yöne nekropol ve ölüm tapınaklarını yapmışlar.
- Önceleri Eski Mısır inançlarında ölümden sonra dirilme
düşüncesi yoktu. Tanrıların bile öldükten sonra yeniden dirilemeyecekleri
düşünülürdü. Daha sonra dinsel düşünce firavunları güçlendirecek şekilde
değiştirilmiş ve firavunlar tanrılaştırılmıştır.
- Önce sadece firavunların ölümsüz olduğu düşünüldü. Sonra
herkes için ebediyet olabileceğine inanıldı.
- Ölümden sonra yaşam ve erdem eski Mısır dininin
temel değerleri idi.
- Onlara göre ölüler çift hayat sürerlerdi. Biri yeryüzünde
diğeri gökyüzünde. Yeryüzünde geçen yaşam mumyanın mezar içindeki yaşayışı. Bu
yaşantının devamı gıda almaya bağlıydı. Bu yüzden Mısırlılar mumyalara ara sıra
gıda maddesi bırakırlardı. En korkulan şey varislerin bu görevi yapmaması idi.
- Ölümden sonra insan ruhunun kuş şeklinde uçtuğuna
inanırlar, bunu BA diye adlandırırlardı.
- Eski Mısır’da her tanrının birçok tapınağı vardı. Büyük
tapınaklarda firavun ve yüksek rahipler ritüeller yapar, sunuları kabul
ederlerdi. Sıradan halkın bir tapınağın içine girmesine asla izin verilmezdi.
Onlar sadece, şenlikler sırasında ayin alayı içinde tapınaktan dışarı
çıkartılan tanrı heykelini görürlerdi.
- Mısır’da mumyalama bir sanattı. Blogumuzda
‘’Mumyalama’’ başlığı ile daha önce yazıldığı için burada tekrar etmiyoruz. 20.
yüzyıla kadar, katranlı reçine ile kaplı mumya parçalarını suda kaynatıp
antiseptik olarak kullanmışlar.
- Firavunkar için dört çeşit lahit kullanılırdı.
Firavunun cesedi önce som altından bir lahde konur, bu lahit, ahşap üzeri altın
kaplama bir başka lahde yerleştirilir, bu iki kat haline gelen lahit ise
altın yaldız boyalı ahşap üçüncü bir lahit ile mezar odasındaki alabaster lahde
konurdu. Böylece ceset içiçe geçen dört lahde konmuş olurdu.
Berlin, Mısır
Eserleri Müzesi
|
- Mezara uşabti denen, mumya formunda 365 tane küçük
heykelcik konur, hergün birinin ölünün ruhuna hizmet edeceği düşünülürdü.
- Ölümsüzlük Tanrısı Osiris’in dramı aslında Aşağı
Mısır ile Yukarı Mısır çatışmasıdır. Karanlık ve Kötülük Tanrısı Set, kardeşi
Osiris’i öldürür. Osiris’in karısı Ölümsüzlük Tanrıçası İsis cesedi
bulur, üzüntüyle gömer. Set mezarı bulur, cesedi parçalayıp, parçaları çeşitli
yerlere atar. İsis cesedin parçalarını tekrar toplar, ve mühürlü bir mezara
gömer. Osiris dirilir. Yeryüzünden göğe çıkar ve ölümsüz olur. Osiris, Tammuz
gibi ölen ve dirilen tanrıdır. Bu mitolojik öykünün diğer bir versiyonu
da şöyledir: Set, Osiris’i, öldürünce onu bir sandığa koyup Nil’e atar. Sandık
Akdeniz’e çıkıp Byblos’a varır. Bu yüzden Osiris’e ‘’boğulmuş kişi’’ denir.
Byblos’ta sandığın etrafında bir firavun inciri büyür ve onu içine alır. İsis
sandığı bulur. Set durumu görür, cesedi parçalara ayırır ve parçaları Mısır
ülkesine saçar. İsis üreme organı dışında ( onu balık yutmuştur) tüm parçaları
bulur, birleştirir. Ama Osiris yeryüzünde kalmaz, ‘batı bölgesine’, ruhların
gittiği bölgeye kral olur. İsis sihirsel yollarla Osiris’ten Horus’a gebe
kalır. Horus, savaş sırasında bir gözünü kaybeder ama amcası/dayısı Set’i
yener. Horus gözünü Set’ten geri alıp Osiris’e verir. Osiris’in ruhu, gücü
gözün içindedir. Tanrılar mahkemesi Yukarı Mısır’ın krallığını Horus’a verir.
Bu mitos Yukarı ve Aşağı Mısır’ın savaşını, tek krallık altında birleşmesini
yansıtır. Firavun, törenlerde Yukarı Mısır’ın beyaz, Aşağı Mısır’ın kırmızı
tacından oluşan birleşmiş bir taç giyer. Osiris’in dramı ayrıca Mısır dininin temelidir.
- Osiris’in boğuluşu, bulunuşu Nil’in kabarma ve çekilme
dönemlerinin dönüm noktalarıdır.
- Ölüler Kitabı’nda Osiris’in mahkemesinde okunacak
açıklama formülleştirilmiştir. Bu formül toplumun değer yargılarını
yansıtır: Hiç kimseye kötülük etmedim, kimseyi güçünün dışında
çalıştırmadım, kimseye yalan söylemedim...ben temizim.
- Geç dönem hanedanları zamanında yazılmış, ölmekte olan
kişinin huzurunda okunan metinlerin ve gömülme yöntemleriyle ilgili yazılardan
oluşan kitabın üç ayrı uyarlaması (Heliopolis, Teb ve Sais) vardır. Kitapta
ayrıca ölümden sonra ruhun ötealeme göçüşü, hesaplaşma,yargılama sonrası bazı
ruhların tekrar yeryüzünde doğduğu, bazı yükselmiş ruhların ise İsis ve
Osiris’in hükümranlığındaki organizasyonlarda görevler aldığı anlatılır.
Ötedünyada ölüleri korusun diye, bu metinler mezarlara konurdu. Metinler
papirüs rulolarına renkli resimlerle süslenerek aktarılır, cenaze törenlerinde
kullanılmak üzere satılırdı. Mezarlardan çıkan nüshalar toplandı ama bir bölümü
tamamlanamadı.
- Yanlız suçsuz ruhlar ebediyete layık sayılıyorlardı.
Ahirette kurtuluşun ahlâki suçsuzlukla bağlantısı ilk kez eski Mısr’da
kuruluyor. Ölülerin günah ve sevaplarını Osiris teraziye koyar, tartar. Bu konu
eski Mısır resminde işlenmiştir.
- Tek Tanrı: Yeni Krallık döneminin
firavunlarından biri olan IV. Amenofis Aton’u tek tanrı ilan etti. Eski
ilahları ortadan kaldırmak için mabetler kapatıldı, ayinler yasaklandı. Teb
halkı ayaklandı, başşehir değiştirildi. IV. Amenofis adını Akhenaton’a
değiştirdi. Akhenaton Aton adına heykeller yaptırmamıştı. Amaç güneşe tapmak
değildi. Amaç, onun güneşten gelen ısısından ve enerjisinden bahsetmekti. Aton
için düzenlenen ayinler, geleneksel dinin tersine gizlice değil, gün ışığında
yapılıyordu. Tek Tanrılı din Akhenaton’ dan sonra yaşamadı. Ansızın doğmuş,
cisimsiz, felsefi bir tasavvur halka yakın gelmemişti. Saray dışına
yayılamamıştı. Ahlaki temelleri yoktu. İnsanın insanla olan ilişkisine dair bir
şey ihtiva etmiyordu. Bu dönemde kurulan Tel El Amarna kentini firavunun ölümünden
sonra Amon’a tapanlar yıktı. Akhenaton gömüldükten kısa bir süre sonra mezarı
yakılmış. Ancak tek tanrı Aton’un bazı etkileri de oldu. Mesela eski ilahlar
kuvvetlenmek için birleştirilmeye başlandılar. Amon – Ra gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder