Kandinsky,
Concerning the Spiritual in Art ( 1911 ) adlı eserinde iletişimsel ve
çağrışımsal olarak en güçlü ifade elemanının renk olduğunu söylüyor. Her rengin
ayrı bir his yarattığını, böylece duygularımızla iletişim kurduğunu, her rengin
mistik ve müzikal bir karakteri olduğunu, rengin ruhu titrettiğini, ruha
dokunduğunu söylüyor. Ruhun eğitimi için renklerin ve renklerin insan
üzerindeki etkisinin incelenmesinin gerektiğini düşünen Kandinsky, Soğuk –
Sıcak ve Açık – Koyu olmak üzere her renk için dört temel özellik
belirliyor. Biçim ve Renk Teorisi’nde temel şekiller ( nokta,çizgi,yüzey,
açı,üçgen,dörtgen ve kare ) ile temel renkleri ( siyah, beyaz, gri, kırmızı,
mavi yeşil, sarı, turuncu ve mor ) ele alıyor. Kandinsky’e göre geometrik
şekiller, renklerin çerçeve içine alınmasını sağlıyor ve bu yolla renklerin
organik bir görünüm kazanmasına yarıyor.
Kandinsky’ye göre siyah
gelecek ümidi olmayan sonsuz sessizlik ve ölümün, karanlığın,
hareketsizliğin, hüznün sembolü.
Beyaz,
aydınlığı, neşeyi, lekesizliği, doğumu ve iyiliklere gebe bir sessizliği
temsil ediyor. Beyaz, siyaha zıt olan renktir ve ölüm, bilinmezlik ve soyutluk
gibi kavramlardan tamamiyle uzaktır. İzlenimciler beyazı bir renk olarak kabul
etmezler. Onlara göre tabiatta beyaz yoktur. Ayrıca doğumdan önceki
hiçliktir.
Gri, siyah ve
beyazın karışımıdır ve bu, her iki rengin içeriğini oluşturan zıt motiflerin
bir sentezidir. Sessiz ve hareketsizdir, umutsuz bir bekleyiştir.
Kırmızı,
sıcaklık, hareket, güç, enerji, yönelim, kararlılık, coşku, zafer ifade eder.
Mavi,
soğukluğu, rahatlığı çağrıştırıyor ve Kandinsky tarafından gökyüzünün
rengi, sakinlik unsuru ve hüznün motifi olarak içeriklendiriliyor. Mavinin tonu
açıldıkça daha sakinleştirici oluyor, rengi açıla açıla beyaza, mutlak sakinliğe
ulaşıyor. İçe dönük enerji diye tanımlanıyor.
Mavi ile sarının karışımı yeşili verir. Yeşil en dinlendirici renktir. Ama bir süre sonra
sıkıcı olabilir. Renklerin burjuvasıdır, kendinden emin ama pasif, hareketsiz
ve dardır. Yaz mevsiminin rengidir, kışın fırtınasından ve ilkbaharın
enerjisinden yoksundur. Güvenilir karakter yansıtır.
Sarı, hareket
ve insanlara yönelimin, dünyevi olanın ve tinsel sıcaklığın motifidir, dışa
yayılan enerjidir.
Butan’da rengarenk
kalabalık
|
Turuncu,
Kandinsky’de insanlara karşı derinden hissedilen “kırmızımsı çekim gücünü”
sembolize ediyor.
Mor ise içinde
“insanlardan uzaklaşma yönelimini” barındıyor. Mistik ve ağır başlı.
Kahverengi
(sarı+kırmızı+mavi) , sorumluluk sahibi, koruyucu,sağlam, güven verici üretken
karakter yansıtır.
Sıcak renk için sarıyı, soğuk renk için ise maviyi örnek
verdikten sonra, sıcak renklerin çekici, soğuk renklerin itici olduğunu söyler.
Kandinsky renklerin yarattığı ruhsallığın kontrasta
dayandığını yazdıktan sonra dört kontrastı sıralar: Sarı ile mavinin dinamik,
siyah ile beyazın statik, kırmızı ile yeşilin ve turuncu ile morun
kontrastı.
Point and Line to Plane (1926) adlı eserinde renk ve
şekiller üzerinde bir arayış içinde olan Kandinsky, kırmızıyı kareyle, sarıyı
üçgenle ve maviyi daireyle özdeşleştirir, farklı renk ve şekil
kombinasyonlarında izlenim ve duygular üzerinden bir senteze gitmeye
çalışarak, kırmızı bir daire, yeşil bir üçgen veya siyah bir kareyi tasavvur
eder ve ölüm ile coşkuyu, hareket ile hüznü, sessizlik ve karamsarlığı birbirine
yaklaştırmanın olasılığı üzerine çözümlemeler yapar resimlerinde.
Her sanatın özünde aynı temel ögelerin olduğunu savunan
Kandinsky, görme ve işitmenin özdeş olduğunu, resmi beş duyumuzla
algıladığımızı düşünüyor. Müziğin aracının tınılar, resmin aracının renkler
olduğunu belirtip, müziksel bir tınının belli bir renk çağrışımı yarattığını,
rengin duyulup, sesin görüldüğünü söylüyor. Mesela sarıyı giderek güçlenen bir
trompet ya da fanfar sesi ile tanımlıyor.
"Sarı tını", sarı leke, müziğin ressamın üzerinde bıraktığı
etki,onda uyandırdığı duygulardır, diyor. Açık mavi, sonsuz derinliklere doğru
aşağı çeken gücüyle flüt sesini; viyolonselin derinleşen, kontrbasın olağanüstü
derin tonu ve nihayet orgun en pes seslerinde mavinin derinliklerinin
görüldüğünü; yeşilin kemanın orta ve geniş tonlarını karşıladığını; kırmızının
güçlü davul vuruşları etkisi yaptığını savunurken siyahı, tınısı en az olan
renk diye tanımlıyor.
Kandinsky’e göre sadece rengin değil, her biçimin de
tınısı vardı, noktanın tınısı sessizlikti. Noktanın müzikteki karşılığı kısa,
kesik tınılar, davul vuruşu idi.
Skriabin,
özdeş gördüğü renk ve tınılara ayrıca bir de içerik yüklüyordu. Belli renk-ses
bütünü aynı zamanda belli bir ruh halinin ifadesiydi. Hangi renklerin hangi ruh
hallerini çağrıştırdığına ilişkin bir çizelge hazırlamıştı. Matisse de renklerle oynamayı, müzikte
akorlarla oynamaya benzetmiş, renkleri duygularını dile getirebilmek için
kullandığını ifade etmişti. Ama algılar görene ve duyana göre değiştiği için
herkes tarafından kabul görecek bir tablo oluşturmak mümkün değil. Yine de bu
türden ciddi çabalar harcandığını belirtmeden geçmek de bizim için söz konusu
olamazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder