İnkalar
çokeşliymiş. Eşlerden biri, kanın soyluluğu bozulmasın diye anneleri veya
kızkardeşleri olurmuş. Müzelerde İnka döneminden kalma pek çok erotik figür ve
desen var. İnkalar on ailelik gruplar halinde yaşar ve kendi içlerinden birini
önder seçerlermiş. Bu önder de kendine beş önder seçer ve bu hiyerarşik sıra
Güneşin oğlu olduğu kabul edilen krala kadar uzanırmış. Çocuklar ve yaşlılar
dışında herkesin çalışması beklenirmiş.
Tembellik ve onur kırıcı davranışlar
sert cezalandırılırmış. En büyük suçlar tembellik, yalan söylemek ve bir şey
çalmak. Ama kral bunların üçünü de yapabilirmiş. Din adamlarının ise yalan
söyleme hakları varmış.
Kimsenin tapulu malı yokmuş, herşey devletinmiş. İnka
öncesi Güneş tanrısının yardımcıları göklerden sorumlu Condor (bir çeşit büyük
akbaba), yaşayanlardan sorumlu Puma, ekinlerden sorumlu Lama ve yeraltından
sorumlu Kurbağa. İnka döneminde Condor ve Puma yine Güneş tanrısının
yardımcıları ama yeraltından Yılan sorumlu. İnkaların Tanrı’ya adadıkları
kutsal hayvan Lama’nın kalbini yedikleri biliniyor.
İnka ayinlerinde hayvan
kurbanı yanında insan da kurban edilir, kehanet törenleri yapılırmış. İnka
rahipleri tarafından tanrılara kurban edilen biri erkek, ikisi kız, üç çocuğun
donmuş ve hiç bozulmamış cesetleri 500 yıl sonra And Dağlarının tepesinde, iki
metre derinlikte bulunduğunda dizlerinin cenin konumuna getirilerek ip ile
bağlandığı görülmüş.
İnkalar ölümden sonra yaşama inandıkları için çocukların
yanlarına özel eşyaları da konmuş. Çocukların yetişkinlerden daha saf olduğuna
inanıldığı için adaklarını çocuklar arasından seçmeye özen gösteriyorlarmış.
2002 yılında, Lima’ya yakın bir gecekondu bölgesinde 1200’ün üstünde mumya
bohçası bulunmuş. Bu bohçaların içinde 1-7 adet insan bedeni ve gömülenlere
ait giysiler, silahlar ve yiyecekler varmış.
16. yüzyılda İnkalar
kardeşlerin taht kavgaları yüzünden çok zayıflamışlar. İspanyollar başlarında
Francisco Pizarro ile ülkeye geldiklerinde tahtta Atahualpa varmış. İspanyollar
Atahualpa’yı teslim almışlar. Atahualpa hapisteki kardeşini öldürüp büyük bir
miktar altın vererek özgürlüğünü geri almak istemiş. İspanyollar ise onu,
kardeşini öldürdün, diyerek idam etmişler.
İnkalar, ülkelerinin her yanına
uzanan yollar inşa etmişler. Tekerlekli araç bilinmediğinden yayalar ve yük
hayvanları için yapılan yolların bir bölümü taşla kaplanmış, eğimli arazilerde
ise kayalar oyularak basamaklar yapılmış. Yolları askeri amaçlarla ve devlet
işleri için kullanıyorlarmış. İşte bu yol ağı İspanyolların ülkeyi ele
geçirmelerini çok kolaylaştımış. San Martin 1821 yılında Peru’nun
bağımsızlığını ilan edinceye kadar İspanyol hakimiyeti devam etmiş.
Dağ kesimi yerlilerinin inanışına göre tüm ölülerin
ruhları “Dilsizlerin Ülkesi” adında bir yere gider. Önce büyük nehri aşmaları
gerekir, bu nehrin üzerinde saç tellerinden yapılmış bir köprü vardır. Çok
ilginç bir benzerlikle eski Pars kaynaklarında da bu vardır, Zerdüşt inancında
olanlar da öldükten sonra bir kıl köprüden geçeceklerine inanırlar. İnkalar
iyilerin ölünce geldikleri yere, toprağın altına döndüklerine, kötülerin ise
gökyüzünde ateşin olduğu yere gittiğine inanırlardı.
İnkalarda erkekliğe geçiş töreninde oğlan çocuğa
ilk defa bel kışağı takılır ve İnka aile bireylerinin yanında kulakları
delinirdi. Buna benzer törenler, başka bazı inançlarda da (Yahudilerde,
Sihlerde...) vardır ama bu kuşak bağlama Zerdüşt – İnka inançlarının ikinci
benzerliği olarak dikkat çekmektedir. (Blogumuzda, İnanç Dosyası’nda
Zoroastriamism 3 bölümde yayınlanacaktır.)
Peru’da erkekler için örgü kursları açılıyor.
Burada örgü işi erkeklerin hakimiyetinde.
Amerika kıtasında var olan uygarlıklarda yazı
bilinmiyormuş. Burada da yazı yerine düğümlerle ifade edilen çok karmaşık bir
bilgi ağı kullanılıyormuş. O kadar karmaşık ki, hala çözülememiş.
1969-1980 döneminde askeri yönetim vardı. 1980
yılından beri seçimle gelen sivil hükümetler tarafından yönetiliyor. 20. yüzyıl
başlarında Peru’ya göç eden Japon asıllı Fujimori, Değişim-90 sloganı ile
devlet başkanı olup tüm terörist eylemleri sona erdirdi. Terör örgütünün başı
felsefe profesörü, Marksisit Guzman 1992 yılında tutuklandı. 10.000 militanı
ile 70.000 kişinin ölümüne, 600.000 kişinin göç etmesine neden olmuştu.
Fujimori oldukça başarılı bir ekonomik politika yürüttü. Yollar yaptırdı,
sağlık hizmetlerini çoğalttı, fakirlerin desteğini aldı, zenginleri kızdırdı.
Başdanışmanı ve Milli İstihbarat Servis Başkanı Montesinos’un rüşvet alırken
suçüstü yakalanmasından sonra Peru’da işler karıştı. Dünyada da yankılar
uyandıran bu skandalda Genel Kurmay Başkanının da Montesinos ile işbirliği
içinde olduğu anlaşıldı. Bir çok üst rütbeli subay da emekliye sevk edildi.
Fujimori, APEC zirvesine katılmak için, bir söylentiye göre yanında para dolu
36 bavul ile, ülkeden ayrıldı, zirve sonrasında ülke dönmeyip, Tokyo’ya gitti,
istifa edeceğini oradan bildirdi. Peru Kongresi, Fujimori yanlısı Kongre
Başkanının ve Cumhurbaşkanının görevden alınmasına karar verdi. Yeni seçilen
Kongre başkanı Paniagua Cumhurbaşkanı, eski BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar
Dışişleri Bakanı oldu. Böylece Peru, anayasal düzen dışına çıkmadan, olaylar
zincirini anayasal çerçeve içinde çözmüş oldu.
Toledo, Garcia, Humala sonraki
Cumhurbaşkanları oldular. Garcia, teröristlere örtülü af çıkartmaya çalışmakla
suçlandı. Ayrıca gazeteciye tekme, vatandaşa tokat atmak, bir engellinin
tekerlekli sandalyesini ayağı ile itmek gibi temiz olmayan bir sicil ile ülkeyi
yönetti. Şimdiki Cumhurbaşkanı Humala’nın seçim yarışındaki en büyük rakibi,
yolsuzluk ve 25 kişinin öldürülmesinden sorumlu olan iki ölüm mangasına yetki
vermek suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Fujimori’nin kızı, Keiko Fujimori
idi. 35 yaşındaki Keiko herşeye rağmen ilk turda oyların %23’ünü alarak, solcu
Ollanta Humala’ya rakip olabildi.
Denize kıyısı olmayan Bolivya’ya savaşmadan, KENDİ RIZASI İLE, Ekim 2010’da Büyük Okyanus kıyılarında toprak veren, Latin Amerika’nın görece istikrarlı ve ekonomik büyüme içindeki güzel ülkesi Peru’nun, tarihi mirası, sempatik insanlarıyla daha iyi yönetimleri hakkettiğini düşünerek Peru'dan ayrıldık.
Denize kıyısı olmayan Bolivya’ya savaşmadan, KENDİ RIZASI İLE, Ekim 2010’da Büyük Okyanus kıyılarında toprak veren, Latin Amerika’nın görece istikrarlı ve ekonomik büyüme içindeki güzel ülkesi Peru’nun, tarihi mirası, sempatik insanlarıyla daha iyi yönetimleri hakkettiğini düşünerek Peru'dan ayrıldık.
![]() |
İnka taş
işçiliğinde harç kullanılmadığı ve taşların simetrik olmasından kaçınıldığı çok
net görülebiliyor.
|
Peru Yazı DizimizdeYararlanılan Kaynaklar
- All Peru, Neus Escandell-Tur, Editorial Escudo de Oro
- All Cuzco, Alexandra Arellano, Editorial Escudo de Oro
- All Machu Picchu, Henri que Urbano, Editorial Escudo de Oro
- The Nazca Lines, Johan Reinhard
- Sillustani, Adrian Quispe Escobar, Guia Official de Turismo
- İnka ve Maya Efsaneleri, Walter Krickeberg, Okyanus Yayıncılık
- İnkaların Dini, Herman Trimborn, Okyanus Yayıncılık
- Işıl Özgentürk’ün 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan Şili, Bolivya ve Peru yazı dizisi
- Prof. Dr. Suna Kili’nin Peru’da Barışçı Devrim yazısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder