Menü

TR / EN

10 Mayıs 2013 Cuma

Eski Mısır 4 | Eski Mısır İnançları

- Eski Mısır Felsefesi, dinsel bir nitelik taşır. Baş tanrıları Güneş tanrısı Ra, Toprak tanrısı Keb/Kem, Gök tanrısı Nut. Evreni bu tanrılar üçlüsü yönetir.
- Her köyün ayrı tanrısı vardır.
- Yönetim merkezinin tanrısı, bütün tanrılardan üstüdür.
- Yönetim merkezi değiştikçe  üst tanrı da değişir.
- Mısır tanrıları önceleri işaretler, bitkiler, hayvanlar ile betimlenirken sonraları insan biçimli oldular.
- Adı en çok geçen tanrılardan bazıları şunlardır:
  (Mısır’a gidildiğinde karşılaşılan pek çok şekil için yardımcı olması dileği ile)

* Öğle Güneşi, Tanrı Ra ( Re de denir ), aynı zamanda Mısır’ın ilk kralıdır, Atum adıyla dünyanın yaratıcısıdır, insan biçiminde betimlenir. Firavun, Ra’nın oğludur.
* Güneş Tanrısı Heliopolis, obelisk ile;
* Ölülerin, mezarların koruyucu Tanrısı  Anubis, siyah çakal yada çakal başı ile;
* Tek Tanrı Aton, güneş diski ile;
* Karanlığın, kötülüğün, zulmün, terör ve korkunun Tanrısı Set, eşek başı ile;
* Bereket ve Besi Tanrısı Hapi, Nil’i temsil eder, kadın memeleri olan bir erkek figürü ile;
* Bilgelik ve bellek Tanrısı, bilimin koruyucusu  Tot aynı zamanda Ra’nın vekili, balıkçıl kafası ile;
- Gökyüzü Tanrıçası Nut, inek veya kadın biçiminde betimlenirdi.
- Çöllerde yaşadığı farzedilen ölümsüzlük sembolü anka kuşu da kutsal sayılırdı.
- Serapis, MS 300’de Mısır ve Yunan halkını birleştirmek için oluşturulmuş Mısır-Yunan tektanrısı. Bu tanrı, Osiris-Zeus-Apis birleşimi olarak düşünülmüş ve toplumda geniş kabul görmüştü. 392 yılında Teodosius bu tapıma son vermişti.
- Tanrıların babası, Yeni İmparatorluk döneminde devletin resmi Tanrısı Amon, koç biçiminde betimlenirdi. Amon kültünün merkezi Karnak’ta yapılan  Hopet Tapınağı Amon için yapılmıştı. Bu tapınak antik çağın en büyük tapınağıdır.



Karnak’taki Hopet Tapınağı’nda bir dizi Amon heykeli



Amon, firavunu koruması altına almış.


- Güzellik ve Zevk Tanrıçası Altın Hathor, kadın figürü ile betimlenirdi. Hathor rahibeleri kral cenazesinde zilleri olan, sistra denen çalgıyı çalarlardı.
- Ölüler aleminin, ölümsüzlüğün Tanrısı Osiris, Tanrıça İsis’in eşi ve kardeşidir. Mumyalanmış  insan  biçiminde betimlenir. Osiris tipi sakal denen boru gibi sakalı vardır. Kolları göğüste çapraz şekildedir, elinde sembolleri olan kamçı ve asa bulunur. Yeşillikleri ve bereketi de simgeler. Ayrıca, saflık, iyilik, güzellik ve bereketin tanrısıdır.  

 

Sakalı ve elindeki simgeleriyle Osiris


- Ölümsüzlük, doğurganlık ve bereket Tanrıçası İsis’in sihirli becerilere sahip olduğu düşünülürdü.
- Doğan Güneş Tanrısı, Mısır’ın koruyucu tanrısı, Osiris ile İsis’in oğlları Horus, doğan yada doğan başı ile ve lotus üzerinde oturan çocuk olarak betimlenir. Horus’un koruyucu kutsal gözü insanları, evleri, eşyaları, ölüleri kötülüklerden korur. Mısır’ın koruyucu tanrısıdır. Firavun, yaşarken Horus’tur, öldüğünde Osiris olur ve Ra ile birleşir.



Horus’un koruyucu gözü


- Koruyucu bir ruh olduğuna inanırlar ve bunu Ka diye adlandırırlar. 




Fotoğraf Ancient Egyptian ABC, Farida II’den alınmıştır.

 

- Bütün hayatın ve bütün nimetlerin güneş enerjisinden doğduğuna inanırlardı.
- İnsan aklının dünyayı yönettiğine ve hayatın önemli unsurlarını yaratan bir kudret olduğunu düşünürlerdi.
- Gök kültü ile toprak kültünün uyum içinde olduğu tek yerin Eski Mısır olduğu öne sürülüyor. Gök kültü ile güneşe tapınırken, ekonomisinin merkezi Nil idi. Mısır’ın eski adı Kem’dir ve kara toprağın ülkesi anlamına gelir. 
- Temel simgeleri yoldu. Eski Mısırlının yaşamı bir ölüm yolculuğudur. İnsan ruhunun ölümsüzlüğünü ilk ortaya atanlar Mısırlılar. Ölülere yazı ve mektup yazmak adetti. "Ölüleri anmak , onları yeniden yaşatmak demektir."
- Güneşin doğduğu tarafa kenti ve yaşam tapınaklarını, güneşin battığı yöne nekropol ve ölüm tapınaklarını yapmışlar.
- Önceleri Eski Mısır inançlarında ölümden sonra dirilme düşüncesi yoktu. Tanrıların bile öldükten sonra yeniden dirilemeyecekleri düşünülürdü. Daha sonra dinsel düşünce firavunları güçlendirecek şekilde değiştirilmiş ve firavunlar tanrılaştırılmıştır.
- Önce sadece firavunların ölümsüz olduğu düşünüldü. Sonra herkes için ebediyet olabileceğine inanıldı.




Deir el-Bahri, diğer adıyla Kuzey Manastırı. Onbirinci Sülale döneminde tüm vadi, tanrıça Hathor adına kutsanmış ve nekropol olarak kullanılmış ve sonra terkedilmişti. 500 yıl sonra burası Hatçepsut zamanında en parlak dönemini yaşamıştı. Bu kompleks Basamaklı piramidin mimarı İmhotep’in takipçisi mimar Senmut’un eseridir. Hatçepsut Tapınağı, babası I. Tutmosis’in Ka’sı ve Kraliçenin Ka’sı için inşa edilmiştir. Güdülen amaç, Hatçepsut’un kadın olmasına rağmen yönetme yetkisine sahip olduğunu teyit etmektir.
Proto - dorik sütunlu komplekste I. İmonhotep’in anıtsal gömü yeri, III. Tutmosis Tapınağı, Hatçepsut Tapınağı, Anubis Tapınağı, Tanrı Herakte’nin Tapınağı bulunmaktadır.


- Ölümden sonra yaşam ve erdem  eski Mısır dininin temel değerleri idi.
- Onlara göre ölüler çift hayat sürerlerdi. Biri yeryüzünde diğeri gökyüzünde. Yeryüzünde geçen yaşam mumyanın mezar içindeki yaşayışı. Bu yaşantının devamı gıda almaya bağlıydı. Bu yüzden Mısırlılar mumyalara ara sıra gıda maddesi bırakırlardı. En korkulan şey varislerin bu görevi yapmaması idi.
- Ölümden sonra insan ruhunun kuş şeklinde uçtuğuna inanırlar, bunu BA diye adlandırırlardı.
- Eski Mısır’da her tanrının birçok tapınağı vardı. Büyük tapınaklarda firavun ve yüksek rahipler ritüeller yapar, sunuları kabul ederlerdi. Sıradan halkın bir tapınağın içine girmesine asla izin verilmezdi. Onlar sadece, şenlikler sırasında ayin alayı içinde tapınaktan dışarı çıkartılan tanrı heykelini görürlerdi.
- Mısır’da mumyalama bir sanattı. Blogumuzda ‘’Mumyalama’’ başlığı ile daha önce yazıldığı için burada tekrar etmiyoruz. 20. yüzyıla kadar, katranlı reçine ile kaplı  mumya parçalarını suda kaynatıp antiseptik olarak kullanmışlar.
- Firavunkar için dört çeşit lahit kullanılırdı. Firavunun cesedi önce som altından bir lahde konur, bu lahit, ahşap üzeri altın kaplama  bir başka lahde yerleştirilir, bu iki kat haline gelen lahit ise altın yaldız boyalı ahşap üçüncü bir lahit ile mezar odasındaki alabaster lahde konurdu. Böylece ceset içiçe geçen dört  lahde konmuş olurdu.



Berlin, Mısır Eserleri Müzesi

 
- Mezara uşabti denen, mumya formunda 365 tane küçük heykelcik konur, hergün birinin ölünün ruhuna hizmet edeceği düşünülürdü.
- Ölümsüzlük Tanrısı Osiris’in dramı aslında Aşağı Mısır ile Yukarı Mısır çatışmasıdır. Karanlık ve Kötülük Tanrısı Set, kardeşi Osiris’i öldürür. Osiris’in karısı Ölümsüzlük Tanrıçası  İsis cesedi bulur, üzüntüyle gömer. Set mezarı bulur, cesedi parçalayıp, parçaları çeşitli yerlere atar. İsis cesedin parçalarını tekrar toplar, ve mühürlü bir mezara gömer. Osiris dirilir. Yeryüzünden göğe çıkar ve ölümsüz olur. Osiris, Tammuz gibi ölen ve dirilen tanrıdır.  Bu mitolojik öykünün diğer bir versiyonu da şöyledir: Set, Osiris’i, öldürünce onu bir sandığa koyup Nil’e atar. Sandık Akdeniz’e çıkıp Byblos’a varır. Bu yüzden Osiris’e ‘’boğulmuş kişi’’ denir. Byblos’ta sandığın etrafında bir firavun inciri büyür ve onu içine alır. İsis sandığı bulur. Set durumu görür, cesedi parçalara ayırır ve parçaları Mısır ülkesine saçar. İsis üreme organı dışında ( onu balık yutmuştur) tüm parçaları bulur, birleştirir. Ama Osiris yeryüzünde kalmaz, ‘batı bölgesine’, ruhların gittiği bölgeye kral olur. İsis sihirsel yollarla Osiris’ten Horus’a gebe kalır. Horus, savaş sırasında bir gözünü kaybeder ama amcası/dayısı Set’i yener. Horus gözünü Set’ten geri alıp Osiris’e verir. Osiris’in ruhu, gücü gözün içindedir. Tanrılar mahkemesi Yukarı Mısır’ın krallığını Horus’a verir. Bu mitos Yukarı ve Aşağı Mısır’ın savaşını, tek krallık altında birleşmesini yansıtır. Firavun, törenlerde Yukarı Mısır’ın beyaz, Aşağı Mısır’ın kırmızı tacından oluşan birleşmiş bir taç giyer. Osiris’in dramı ayrıca Mısır dininin temelidir.
- Osiris’in boğuluşu, bulunuşu Nil’in kabarma ve çekilme dönemlerinin dönüm noktalarıdır.
- Ölüler Kitabı’nda Osiris’in mahkemesinde okunacak açıklama formülleştirilmiştir. Bu formül toplumun değer yargılarını yansıtır:  Hiç kimseye kötülük etmedim, kimseyi güçünün dışında çalıştırmadım, kimseye yalan söylemedim...ben temizim.
- Geç dönem hanedanları zamanında yazılmış, ölmekte olan kişinin huzurunda okunan metinlerin ve gömülme yöntemleriyle ilgili yazılardan oluşan kitabın üç ayrı uyarlaması (Heliopolis, Teb ve Sais) vardır. Kitapta ayrıca ölümden sonra ruhun ötealeme göçüşü, hesaplaşma,yargılama sonrası bazı ruhların tekrar yeryüzünde doğduğu, bazı yükselmiş ruhların ise İsis ve Osiris’in hükümranlığındaki organizasyonlarda görevler aldığı anlatılır. Ötedünyada ölüleri korusun diye, bu metinler mezarlara konurdu. Metinler papirüs rulolarına renkli resimlerle süslenerek aktarılır, cenaze törenlerinde kullanılmak üzere satılırdı. Mezarlardan çıkan nüshalar toplandı ama bir bölümü tamamlanamadı.
- Yanlız suçsuz ruhlar ebediyete layık sayılıyorlardı. Ahirette kurtuluşun ahlâki suçsuzlukla bağlantısı ilk kez eski Mısr’da kuruluyor. Ölülerin günah ve sevaplarını Osiris teraziye koyar, tartar. Bu konu eski Mısır resminde işlenmiştir.
- Tek Tanrı: Yeni Krallık döneminin firavunlarından biri olan IV. Amenofis  Aton’u tek tanrı ilan etti. Eski ilahları ortadan kaldırmak için mabetler kapatıldı, ayinler yasaklandı. Teb halkı ayaklandı, başşehir değiştirildi. IV. Amenofis adını Akhenaton’a değiştirdi. Akhenaton Aton adına heykeller yaptırmamıştı. Amaç güneşe tapmak değildi. Amaç, onun güneşten gelen ısısından ve enerjisinden bahsetmekti. Aton için düzenlenen ayinler, geleneksel dinin tersine gizlice değil, gün ışığında yapılıyordu. Tek Tanrılı din Akhenaton’ dan sonra yaşamadı. Ansızın doğmuş, cisimsiz, felsefi bir tasavvur halka yakın gelmemişti. Saray dışına yayılamamıştı. Ahlaki temelleri yoktu. İnsanın insanla olan ilişkisine dair bir şey ihtiva etmiyordu. Bu dönemde kurulan Tel El Amarna kentini firavunun ölümünden sonra Amon’a tapanlar yıktı. Akhenaton gömüldükten kısa bir süre sonra mezarı yakılmış. Ancak tek tanrı Aton’un bazı etkileri de oldu. Mesela eski ilahlar kuvvetlenmek için birleştirilmeye başlandılar. Amon – Ra gibi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder