Menü

TR / EN

10 Mayıs 2013 Cuma

Edebiyat Dosyası 10 | Daima Gündemde Olan Bir Konu Üzerine Üç Kitap



Uwe Timm ve Üç Kitabı

Ne yazık ki gündeme daha sık gelmeye başlayan, bu hafta Münih’te başlayan “Dönerciler  Davası”  ile de gündemin ilk sıralarından birini işgal eden konu ile ilgili bulduğumuz bir Alman yazarı ve üç kitabını sizlerle paylaşıyoruz.
Bir yazar hakkında fikir edinebilmek için birkaç kitabını okumak gerekir diye düşünüyorum. Uwe Timm’i tanıyabilmek için üç kitabını okudum. Sizlerle bu kitapları yazılış sırasına göre paylaşacağım. Tümü, Can Yayınları’ndan.

Uwe Timm, okuduğum kitaplarında Alman tarihine derinlikli bir bakış sunuyor.

2001 yılında yayımlanan Kırmızı adlı romanı, sizlerle daha önce paylaştığımız Renkler Dosyası’na konabilecek, renklerle ilgili edebi bölümler içeriyor. Tabii en çok da kırmızı ile ilgili. 

Romanda bir aşk hikayesi sürerken, kendisiyle, geçmişiyle, bugünü ile yüzleşiyor. 68 Kuşağı’nın umutları ve arzularını, fikirlerinin çöküşünü okurla paylaşırken kırmızı her düzlemde yazara eşlik ediyor. Arzu edilen devrimin ve kendini devrimci olarak tanımlayanların hızla yozlaştığını, iktidar sahibi olmanın kişileri kösnülleştirdiğini anlatırken, ‘’profesyonel devrimci’’ olarak kalanların da Dayanışma’yı sömürdüğü bir ‘’ DÜZEN’’i gözler önüne seriyor. Arzu edilebilir bir toplumsal düzen için ne iktidardakilere ne de muhalif olanlara güvenilemeyeceğini düşünüyor. Almanya’da yükselmekte olan ırkçılığa, Neo Nazi tehlikeye dikkat çekiyor :
"..., birisi Yahudi domuzları yazmış. Militan faşistler yine çoğalıyor. ...Rosa Luxemburg anısına dikilen tabelanın durduğu yere üç sene önce kesik bir domuz başı bırakılmıştı. Bu geçmiş değil, bu şimdi."

Kitabın kurgusunu  çok beğendim. Kurgu hakkında bilgi vermek, yeni okuyacak olanları sürpriz etkilerden mahrum bırakabilir, o yüzden yazmayacağım.




“ Sence en fazla sıfata sahip olan renk hangi renktir?
  Kırmızı. Erguvani kırmızı, yakut kırmızısı, karmen kırmızısı, koyu kırmızı, şarap kırmızısı, kan kırmızısı, pas kırmızısı, parlak kırmızı, soluk kırmızı. Wehrle-Eggers’in kavramlar kılavuzunda 36 tanedir. Doğu gibi kırmızı.      Utançtan kızarmak. Gözünü kan bürümek. Kırmızı diyalektik bir renktir....’’ Kırmızı, sayfa 45.


Kardeşimin Gölgesinde adlı anlatı 2003’te yayımlanmış. Bu kitabın yazımı ve basımı için çekirdek ailesinin son üyesinin de ölmesini beklemiş. Zor bir durum. Hem üzmemek hem de özgürce, sakınmadan yazabilmek için. 1940 doğumlu yazarın, kendisinden 16 yaş büyük ağabeyinin İkinci Dünya Savaşı’nda Waffen-SS birliğine katılıp Ukrayna’da ölmesi ve Savaşın hatırlayabildiği anıları ile Savaş sonrası kendisinin, ailesinin ve ülkesinin durumu kitapta anlatılıyor. Ama ana konu, Nazi yanlısı ve savaş gönüllüsü olmanın, Alman aile yapısının, Almanların toplumsal aidiyetlerinin, suçun, vicdanın, kişisel ve ulusal tarihin sorgulanması. Savaş sona erdiğinde Almanların "Bunu bilmiyorduk" ve "emri yerine getirme mecburiyeti" demelerinin yeniden gündeme getirilmesi ile toplumsal belleğin sorgulanması. Korkunun, aldırmazlığın, görmek istememenin yarattığı suskunluğun maliyetini yeniden hesaplama çabası. Öldürmeyi kolaylaştıran, "öğrenilmiş bir dil" den bahsederken, kolektif suçun Doğu ve Batı Almanya’daki farklı değerlendirilmesi de dikkatimize getiriliyor.




‘’...bir yarıgölge, alacakaranlık. Hiçbir şey tam olarak kesinlik kazanmamış ki, tam olmuş olanın üzerine eğilirken üstüne gölgemiz düşüyor. Gölgenin ne denli çarpık olabileceğini bilirsiniz.’’ Yarıgölge,sayfa 147.
 




2008 yılında yayımlanan Yarıgölge adlı romanı 2009’da Heinrich Böll Ödülü almış. Böll adına kurulan sosyal demokrat görüşlü vakfın verdiği bir ödül.

Berlin Gaziler Mezarlığını bir rehber eşliğinde gezen kişinin asıl amacı, ünlü kadın pilot Marga von Etzdorf’un mezarını Ölüler Günü’nde ziyaret etmek. Berlin Duvarı yıkıldıktan sonraki bir tarihte geçen romanda, orada gömülü olanlar dile geliyor ve okur, sadece Marga von Etzdorf’un değil, daha pek çoğunun öyküsünü dinliyor. Oraya defnedilmiş olanların çoğu öldürülmüş, ama ölmeden önce de birçok kişiyi  öldürmüş olanlar, bir kısmı Birinci, bir kısmı İkinci Dünya Savaşlarında görev almış kişiler. Ama aralarında Direnişçiler de var.  İlk savaşı kaybeden, savaş şuçlusu Almanya’nın, yeniden prestij kazanabilmek için   iki savaş arası dönemde pek çok dalda dünya çapında yıldız yaratmaya çalışması, bunu başardıkça da egosu yeniden şişerek ikinci savaşa sürüklenmesi konu ediliyor. Marga’nın ve romana öyküleriyle katılan diğer pilotların hikayelerine uygun olarak bulutlar romanın bir parçası oluyorlar. Roman için seçilen ad bence hem geçmişle, hem de gelecekle ilgili. Timm, kolektif biliçaltını bazı açılardan temizlemek, bazı açılardan ise uyarmak istiyor.




"Ve kalkış esnasında o bulutu gördüm. Biri diğerine benzemezken, yine de birbirlerini, onları karşılaştıracak denli andırıyorlar....Evet, bunlar kıyıya çarpıp da parçalanan bulutlardı." Yarıgölge,sayfa 222.

Uwe Timm’in içinde yaşadığı gelişmeleri, tehlikeli bularak, iş işten geçmeden yapmaya çalıştığı uyarılar, hem dünya barışı hem de Almanya’da pek çok vatandaşı bulunan ülkemiz için önem taşıyor diye düşünüyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder