Menü

TR / EN

9 Nisan 2013 Salı

Mumyalama



Eski Mısır’da mumyalama bir sanattı. Bu uzun işlem şöyle gerçekleştirilirdi: Ölünün saçları çoğu zaman kırpılırdı. Saçların kadınlarda uzun bırakıldığı hatta bazen ondüle edildiği olurdu. Üreme organlarının kılları traş edilirdi. Ceset iki gün çölde hasır çadırda, kireçtaşı katafalkta bekletilir, kokuşurdu. Anubis maskeli rahibin başkanlığındaki mumyacılar, cesedi mermer mumya masasına alır, tuzlu su ile yıkar, kremle masaj yaparlardı. Burundan akıtılan terebentin ile beyin parçalandıktan sonra kancalarla burundan dışarı çıkarılırdı. Kafatası bu işlemden sonra tuzlu su ile yıkanırdı. Karın bölgesi mesaneden göğse kadar açılır, bağırsaklar, mide, karaciğer çıkarılır, tuzlu su ile yıkanır, keten sargılara sarılırdı. Sargıların üzerine natronlu ( hidratlı doğal sodyum karbonat ), reçineli karışım sürülür, dualar yazılır, bu şekilde hazırlanan organlar kapakları insan, maymun, çakal veya şahin başlı kanope adı verilen küp şeklindeki vazolara konup bu vazolar da sandukaya yerleştirilirdi. Kalp dışarı alınır, tuzlu suyla yıkandıktan sonra altın bir scarab ile birlikte keten sargılara sarılıp yerine konurdu. Kalp kutsaldı ve yaşamı veren tek organ olduğu, beyinin ise ötedünyada fonksiyonu olmadığı düşünülürdü. Karın boşluğu değerli muskalar, natronlu keten bezler, kokulu otlar, baharatlar ile doldurulup palmiye lifi ile dikilirdi. Fallus, husyelerle birlikte kesilir, yıkanıp sargılanır, bacak arasına dik yerleştirilirdi. Cesede kokulu kremlerle masaj, makyaj yapılır, saçlara kına yakılır, gözlerin yerine billur yerleştirilir, avurtlara bez ve çamur ile dolgu yapılırdı. Parmaklara altın yüksük ve yüzükler takılırdı. Vücuda aşı boyası sürülür, baş, bacaklar, kollar önce ayrı ayrı, sonra tüm vücut sargılanırdı. Tüm işlemde kullanılan sargıların  uzunluğu birkaç bin metre olurdu. Sargıların arasına da muskalar konurdu. Başa kobra motifli altın ince bir taç takılırdı. Altın, tanrıların kanını simgelerdi. Yüze ise ölü maskesi yerleştirilirdi. Mumya mezara yerleştirildikten sonra ötedünyada nefes alışını kolaylaştırmak için tören yapılırdı. Eski Mısır’da mumyalama sanatı  MÖ 1000 yılında en yüksek düzeyine ulaşmıştı.

Eski Mısır dosyamızı yakında başlatacağız. 



İçeride fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için buradaki fotoğraflar katakombun broşüründen alınmıştır.



 
Ailece Palermo’ya gittiğimizde Catacombe dei Cappuccini’yi de ziyaret etmiştik. Yıllar sonra bile pek aklımdan çıkartamadım. Burası çok ilginç ve dehşet bir yer. Mumyalara belirli pozlar verilmiş, isimleri, görevleri, öldükleri yıl birer tabela ile belirtilmişti. Gruplara ayrılmışlardı: Rahipler, kadınlar, erkekler, bakireler, halktan kişiler, aristokratlar gibi. Ama en rahatsız edici bölümü, tabii ki çocukların bölümüydü. Ölüyü kireçtaşı, arsenik ve güneşin kurutucu etkisiyle korumak bir Kapusin geleneği imiş. En eskisi 15. yüzyılda, en yenisi 20. yüzyılda korumaya alınmış 8000 ölü manastırın yeraltı koridorlarında korunuyor. Bazıları mumyalanmış, bazıları ise havası alınmış cam dolaplarda korunuyor. Önceleri sadece manastırda ölenler için düşünülmüş, ama yıllar içinde burada yer almak bir statü sembolü olmuş. Vasiyetnamelerde yer alan bir talep olmaya başlamış. Mumyalarına hangi kıyafetin giydirileceğini, bu giysinin hangi sıklıkta, hangi giysi ile değiştirileceğini belirtenler olmaya başlamış. Giysi tercihini belirtmeyenlere günün modasına uygun kıyafet seçilmiş. Müteveffanın yakınları, burayı ziyaret etmişler ve yaptıkları bağışlarla mumyanın bakımını sağlamışlar. 1920’lerde yapılan bir mumyalama işleminin sırrı ancak 2009 yılında çözülebildi. İtalya’nın en ünlü mumyacısı Profesör Alfredo Salafia’nın bedendeki kanı başka bir sıvı ile değiştirdiği biliniyordu ama bu sıvının tam olarak ne olduğu belirsizdi. Bakterileri öldürmek için formalin, vücudu kurutmak için alkol, aşırı kurumayı önlemek için gliserin, mantar oluşumunu önlemek için salisilik asit, vücudun eğilmesini önlemek için ise çinko sülfat kullanıldığı anlaşıldı.

Peru Dosyamızda İnkaların mumyalama tekniklerinin de hala çözülememiş olduğunu sizlerle paylaşmıştık.


Moskova’da Lenin’in, Hanoi’de Ho Chi Minh’in  mumyasını görebilmek için uzun kuyruklarda beklemiş ve sonunda başarmıştık. Her iki mumyalama işlemini de yapan Ruslarmış ama Ho Chi Minh neredeyse kalkıp konuşacak kadar canlı görünüyordu.



Ho Chi Minh’in anıt mezarı önündeki kuyruk hiç bitmiyor.Hanoi - Vietnam


Yararlanılan Kaynaklar:

Tanrılar Mezarlar ve Bilginler, C. W. Ceram, Remzi Kitabevi

Bilim ve Teknoloji , Cumhuriyet, 29 Mayıs 2009

Sillustani, Adrian Quispe Escobar, Guia Official de Turismo

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder