Eski Mısır’da mumyalama bir sanattı. Bu uzun işlem
şöyle gerçekleştirilirdi: Ölünün saçları çoğu zaman kırpılırdı. Saçların
kadınlarda uzun bırakıldığı hatta bazen ondüle edildiği olurdu. Üreme
organlarının kılları traş edilirdi. Ceset iki gün çölde hasır çadırda,
kireçtaşı katafalkta bekletilir, kokuşurdu. Anubis maskeli rahibin
başkanlığındaki mumyacılar, cesedi mermer mumya masasına alır, tuzlu su ile
yıkar, kremle masaj yaparlardı. Burundan akıtılan terebentin ile beyin parçalandıktan
sonra kancalarla burundan dışarı çıkarılırdı. Kafatası bu işlemden sonra tuzlu
su ile yıkanırdı. Karın bölgesi mesaneden göğse kadar açılır, bağırsaklar,
mide, karaciğer çıkarılır, tuzlu su ile yıkanır, keten sargılara sarılırdı.
Sargıların üzerine natronlu ( hidratlı doğal sodyum karbonat ), reçineli karışım
sürülür, dualar yazılır, bu şekilde hazırlanan organlar kapakları insan,
maymun, çakal veya şahin başlı kanope adı verilen küp şeklindeki vazolara konup
bu vazolar da sandukaya yerleştirilirdi. Kalp dışarı alınır, tuzlu suyla
yıkandıktan sonra altın bir scarab ile birlikte keten sargılara sarılıp yerine
konurdu. Kalp kutsaldı ve yaşamı veren tek organ olduğu, beyinin ise ötedünyada
fonksiyonu olmadığı düşünülürdü. Karın boşluğu değerli muskalar, natronlu keten
bezler, kokulu otlar, baharatlar ile doldurulup palmiye lifi ile dikilirdi.
Fallus, husyelerle birlikte kesilir, yıkanıp sargılanır, bacak arasına dik
yerleştirilirdi. Cesede kokulu kremlerle masaj, makyaj yapılır, saçlara kına
yakılır, gözlerin yerine billur yerleştirilir, avurtlara bez ve çamur ile dolgu
yapılırdı. Parmaklara altın yüksük ve yüzükler takılırdı. Vücuda aşı boyası
sürülür, baş, bacaklar, kollar önce ayrı ayrı, sonra tüm vücut sargılanırdı.
Tüm işlemde kullanılan sargıların uzunluğu birkaç bin metre olurdu.
Sargıların arasına da muskalar konurdu. Başa kobra motifli altın ince bir taç
takılırdı. Altın, tanrıların kanını simgelerdi. Yüze ise ölü maskesi
yerleştirilirdi. Mumya mezara yerleştirildikten sonra ötedünyada nefes alışını
kolaylaştırmak için tören yapılırdı. Eski Mısır’da mumyalama sanatı MÖ
1000 yılında en yüksek düzeyine ulaşmıştı.
Eski Mısır dosyamızı yakında başlatacağız.
![]() |
İçeride fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için
buradaki fotoğraflar katakombun broşüründen alınmıştır.
|
Ailece Palermo’ya gittiğimizde Catacombe dei
Cappuccini’yi de ziyaret etmiştik. Yıllar sonra bile pek aklımdan çıkartamadım.
Burası çok ilginç ve dehşet bir yer. Mumyalara belirli pozlar verilmiş,
isimleri, görevleri, öldükleri yıl birer tabela ile belirtilmişti. Gruplara
ayrılmışlardı: Rahipler, kadınlar, erkekler, bakireler, halktan kişiler, aristokratlar
gibi. Ama en rahatsız edici bölümü, tabii ki çocukların bölümüydü. Ölüyü
kireçtaşı, arsenik ve güneşin kurutucu etkisiyle korumak bir Kapusin geleneği
imiş. En eskisi 15. yüzyılda, en yenisi 20. yüzyılda korumaya alınmış 8000 ölü
manastırın yeraltı koridorlarında korunuyor. Bazıları mumyalanmış, bazıları ise
havası alınmış cam dolaplarda korunuyor. Önceleri sadece manastırda ölenler
için düşünülmüş, ama yıllar içinde burada yer almak bir statü sembolü olmuş.
Vasiyetnamelerde yer alan bir talep olmaya başlamış. Mumyalarına hangi
kıyafetin giydirileceğini, bu giysinin hangi sıklıkta, hangi giysi ile
değiştirileceğini belirtenler olmaya başlamış. Giysi tercihini belirtmeyenlere
günün modasına uygun kıyafet seçilmiş. Müteveffanın yakınları, burayı ziyaret etmişler
ve yaptıkları bağışlarla mumyanın bakımını sağlamışlar. 1920’lerde yapılan bir
mumyalama işleminin sırrı ancak 2009 yılında çözülebildi. İtalya’nın en ünlü
mumyacısı Profesör Alfredo Salafia’nın bedendeki kanı başka bir sıvı ile
değiştirdiği biliniyordu ama bu sıvının tam olarak ne olduğu belirsizdi.
Bakterileri öldürmek için formalin, vücudu kurutmak için alkol, aşırı kurumayı
önlemek için gliserin, mantar oluşumunu önlemek için salisilik asit, vücudun
eğilmesini önlemek için ise çinko sülfat kullanıldığı anlaşıldı.
Peru Dosyamızda İnkaların mumyalama tekniklerinin de hala
çözülememiş olduğunu sizlerle paylaşmıştık.
Moskova’da Lenin’in, Hanoi’de Ho Chi Minh’in
mumyasını görebilmek için uzun kuyruklarda beklemiş ve sonunda
başarmıştık. Her iki mumyalama işlemini de yapan Ruslarmış ama Ho Chi Minh
neredeyse kalkıp konuşacak kadar canlı görünüyordu.
![]() |
Ho Chi Minh’in anıt
mezarı önündeki kuyruk hiç bitmiyor.Hanoi - Vietnam
|
Yararlanılan Kaynaklar:
Tanrılar Mezarlar ve Bilginler, C. W. Ceram, Remzi Kitabevi
Bilim ve Teknoloji , Cumhuriyet, 29 Mayıs 2009
Sillustani,
Adrian Quispe Escobar, Guia Official de Turismo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder